- babası olmak
- to beget, to sire
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
berhayat olmak — yaşamak, hayatta olmak Şu ilan gazetede çıkmasaydı, babası onun İstanbul da berhayat olduğunu öğrenmeyecekti. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
baba — is. 1) Çocuğun dünyaya gelmesinde etken olan erkek Türk babanın ve Türk ananın çocuğu Türktür. Anayasa 2) Çocuğu olmuş erkek, peder 3) Kazılarda çıkarılan toprağın miktarını hesaplayabilmek için yer yer bırakılan toprak dikme 4) Çatı merteği 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
her — sf., Far. her Teklik adlara tamlayan görevinde getirilerek birer birer olarak, ... in hepsi anlamını veren söz Bir hafta, her gece çalışmak suretiyle hikâyesini bitirdi. H. E. Adıvar Birleşik Sözler her bir her biri hercai her daim her dem … Çağatay Osmanlı Sözlük
piç — is., Far. pīç 1) Anası ile babası arasında evlilik bağı olmadan dünyaya gelen çocuk, veledizina 2) Babası belli olmayan çocuk 3) Her şeyin küçüğü, büyüğü ile aynı nitelikte olmayan 4) kaba Terbiyesiz, arsız çocuk Şimdi bir karış piçler bile… … Çağatay Osmanlı Sözlük
CEDD — Babanın babası veya ananın babası. * Büyüklük, azimlik. * Kat edip geçmek. * Tâli li olmak. * Kesmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
dert — is., di, Far. derd 1) Üzüntü Gündüz ya bir yere sokulup uyur ya sessiz sedasız sokaklarda dolaşır. Fakat akşam oldu mu derdi teper. H. E. Adıvar 2) Hastalık Hastayım derdime verem diyorlar. F. N. Çamlıbel 3) Ağrı 4) mec. Sorun, kaygı Ne var ki… … Çağatay Osmanlı Sözlük
öksüz kalmak — 1) anası veya hem anası hem babası ölmüş olmak 2) kimsesiz olmak O güne kadar yalnızlığımı pek o kadar duymamıştım, birden öksüz kaldım. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
Türkische Sprache — Türkische Sprache, ein Zweig des Finnischtatarischen Sprachstammes; 1) im weiteren Sinne gehört hierher außer dem Osmanischen noch das Tatarische von Kasan, Orenburg, Tobolsk etc., das Uigurische (s.d.), das Turkomanische, das Dschagatai, die… … Pierer's Universal-Lexikon
adam — is., Ar. ādem 1) İnsan 2) Erkek kişi, kadın karşıtı İyi bir adam isterse, babası da verirse, varacak. M. Ş. Esendal 3) Birinin yanında ve işinde bulunan kimse Kendisi gayet kibirli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar. K. Tahir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
aday — is. 1) Bir görev, bir iş için kendini ileri süren veya başkaları tarafından ileri sürülen kimse Babası da beni damat adayı olarak görüyordu. M. Yesari 2) Bir iş için yetiştirilmekte, eğitilmekte olan kimse, namzet Türkiye Büyük Millet Meclisi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ara — is. 1) İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe 2) İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla 3) Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi Öğrenciyle öğretmenin arasının daima iyi … Çağatay Osmanlı Sözlük